25 Aralık 2010 Cumartesi

İnatla Öss derim ben

Ygs ve Lys ikilisine hala öss diyen bir öğrenciyim. İçerik aynı ne de olsa. Sürekli vicdan azapları çekmekteyim ders çalışmayınca ya da Türkçe çözünce. Yığınla çalışılması gereken konular var. Yarım yamalak bilinenler ve unutulanlar da cabası. Hani bazen diyorum ben şimdi çalışıyorum ya Yukardaki bunları görcek hep bildiğim yerlerden soru çıkıcak ve ben çözücem. Bazen de tam tersi nerden bilmiyorsam ordan gelcek ve ben sınavda asabileşip oraya sıçıvericem. Bir de şunlardan çok korkuyorum : Dağıttıkları kalemin dandik çıkması, silginin iz bırakması, sınıfta saat olmaması falan. Bunlar ülkemin doğal halleri bilirsin. O da bana rast gelir onu da bilirsin demek istemiyorum. Son 92 günün içersindeyiz. 95 gün sonra Ygs'nin üstünden 3 gün kadar zaman geçmiş olcak. Neyseğğğ bak şimdi annem kapıdan uzattı kafayı "Kızım şuna takılma. Bak sonra yetiştiremeyeceğim diye kıçını yırtıyorsun." dedi. Haklı. Ama benim vicdan azabıyla yanıp tutuştuğumu, sırf bu yüzden blog yazarken şarkı bile açmayıp diken üstünde olduğumu bilmiyor bu kadın.
Gelelim bir de okula. Çok enterasan bir sınıfım var. Bir ders önce laf soktuğum insanla üçüncü ders konuşabiliyorum falan. Ya da hiç konuşmayan bir arkadaşımın bugün yaptığı espriye gülüp yetmezmiş gibi arkama dönerek yüzüne bakabiliyorum. Güya sınıf demiştim ama direkt kendimi anlattım. Neyse ben bir saçlarımı yıkayım sonra büyük ihtimal F) Uyku seçeneğini işaretlerim.

7 Kasım 2010 Pazar

439379 8thjnkmnhekwrew4*3209*985 0

Başladım yine triplere, ağlamaya, yapamamaya, yapmak istememeye ya da yapmak isteyip devamını getirememeye.
Allahın belası ülkenin en boktan sınav sisteminin içine düşmüş olmaktan nefret ediyorum. Kasım ayında olup martta sınava girmekten kol gibi lys konularından da nefret ediyorum. Ötf den hiç anlamıyorum anlamıcam da biliyorum. Yarınki matematik sınavımdan 0 çekicem boş kağıt vercem.
Umrumda değil sınıfta bırakamazlar nasıl olsa. Gerçi müdür değişti bırak derse sıçtım. İyi yerlere gelmek yurt dışında okumak çalışmak herhangi birşey yapmak istiyorum ama bu gidişle zor. Bu salak saçma dünyasal şeylerle uğraşmak yerine intahar etsem öteki dünyayı da görmeyip yok olsam çok hoş olurdu. Zaten niye varız anlamış değilim. Beynimde ya da gözlerimde bir sorun var. Bence her tarafımda sorun olsun geberim gidim. Ama bildiğin geberim acı çekmeden pat. Şimdi bunları yazdım ya yarın ölüyomuşum sonra araştırma yapıyorlarmış bu yazıyı bulup ay yavrum içine doğmuş falan diyorlarmış. Güzel olurdu. Babanneminki içime doğmuştu bu da öyle olsa. Araba falan çarpsa mesala ? Anında tık.

12 Ekim 2010 Salı

Hasbinallah

Daralmışım feci dün gece anladım. Nasıl nefes almaktı o öyle. Korkmuşum bir şeylerden. Ev de üstüme üstüme geliyor sanki. Okulu değil de sınıfımı sevmiyorum ama yine de evdekinden çok daha rahatım. Test çözebiliyorum. Orda içtiğim çay bile daha lezzetli sanki. Ama olsun yine de sevmiyorum işte. Nazar duası falan mı okutsak bana napsak. O değil de bir de tarot baktırmak istiyorum. Allah ne verdiyse hepsini deneyelim aga. Bir de bu aralar Hasbinallah lafına feci takmış durumdayım. Okuldaki olaylardan ötürü de İlahi adelet diyip duruyorum. Test çözerken bile.
Zaten okul atraksyon sıçıyor hem de 400 kişiyle. 9 ları 10 ları da bir köşeye at 200 kişi falan bir olay döngüsü içindeyiz. 120 kişilik 12. sınıf kadromuza yetişen olamaz zaten. Neyse ya sanki rahatladım biraz. Ama test çözemicem bu saatten sonra. Önce wc sonra yatak diyor seni öpüyorum muck.

9 Eylül 2010 Perşembe

Bayrammış.

Hani hep derler ya eski bayramların tadı yok diye. Bu cümleyi kullananlar 60'lı 70'li insanlar değil 90'lılar bizler. Yakında milenyum evlatcıklarının da ağzına sakız olucak bu söz her bayram. Komik gibi dursa da değil aslında. Neden , çünkü ; yıllara göre değerlendiriyoruz biz bu lafı ama aslında kişinin yaşadığı yıllara, geçmişine göre değerlendirmek lazım. En azından artık ben öyle yapıyorum. Düşünüyorum mesela :
Eskiden bayramlık almazsam rahat edemezdim şimdi umrumda değil. Zaten alsam da nereye gidicem ki ? Babaannem ve dedem dünya değiştirdi. Anneannemle dedem de şehir. Dayımlar ve annemler küs. Halamlar ve bir amcam Adana'da, diğer amcam Ayvalık'ta. Sonuç olarak baktığında kalabalık bir ailem varmış gibi dursa da yok. Bir tek teyzem kalıyor geriye. Ona da Kurban Bayramı'nda gidicem. O zaman evlendirmiş olucaz çünkü onu :)
Ama eskiden olsa bayram sabahı kalkar anneannemlere gider kahvemizi içerdik. Dayımlar, teyzem orda olurdu. Dedem büyük olduğu için annem tarafı da genelde orda olurdu. Sonra babaannemlere gider akşam yemeği yerdik hep birlikte. Sonra da teyzemin ısrarları üzerine ben anneannemlere bırakılır orda kalırdım. Bazen annemler ve dayımlar da kalırdı. İkinci gün hep birlikte kahvaltı yapar dağılırdık. Bayram parası da toplardım onları saymak kadar eğlenceli, annemlere vermek kadar da sinir bozucu bir durum yoktu o zamanlar. Şimdi elime para geçmemesi sinir bozucu bir durum oldu.
Yani şuan bayrammış seyranmış umrumda bile değil. Zaten deliyim her gün bayram bana. Oldu o zaman görüşürüz bari gideyim de test kitaplarımla bayramlaşayım. Muah muah.

Gibi

Masallardaki gibi bir varmışım bir yokmuşum.
Çekip gitmişin ben mahvolmuşum.
Neden diye sormuşum ?
Sadece susmuşun.

Merak ediyorum unuttun mu beni ?
Bunu bu kadar çabuk başarabildin mi ?
Hiç aklına gelmiyor muyum gerçekten ?
Telefonumu elime alıp mesajlarına bakıyorum bazı geceler. Üstünde durmadan hızlıca geçiyorum çoğu zaman. Adın yazmıyor artık, sadece numaran var.. Tıpkı yanımda değil yüreğimde olman gibi. Kendin istedin bunu, ben değil. Bence sen de istemezdin çünkü bu sen değilsin. Umarım tekrar benim tanıdığım Rüzgar olursun..

7 Eylül 2010 Salı

Özledim mesela.

Face'imi kapattım da noldu ki ?
Uzaklaştım mı ondan , koptum mu ?
Hayır.
Msn'e girmiyorum güya. Çevrimdışı takılmalarım nerden çıkıyor peki ?
Zor tutuyorum kendimi geri adım atmamak için. Atmamam lazım. Herşey eskisi gibi olsa atardım ama tüm bu olup bitenlerden sonra çok zor. Aslında zor da değil ama gurursuzca. Kapıdan kovduğu bacadan giriyormuş facede öyle birşey yazmış. Üstüme alınmalı mıyım bilmiyorum. Bilmesem de alındım işte. Kendi kendime, haberi yokken. Özledim aslında onu. Çok özledim. Yüreğim Seni Çok Sevdi'ye tekrar başladım mesela. Resimlerimize baktım eskiden çirkin gelenleri bu sefer beğendim. Neden peki ?
Herşeye neden demem lazım benim. Bilmediğim birşeyden dolayı ona uzağım. Sıradan bir günün ardından bunlar olmamalıydı. Kesinlikle olmamalıydı.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Atletik Uykulu Su

Şşhhh kimse duymasın ama spora başladım. Duyun beni heeeeeeeeeeey. Şşşşh. Salı günü Rüzgar iş ben de spor butonuna basıp goooooooooooooo dedik. 1 ay devam edicem sonra tatil lağn. Tatiiiil. Sonra geri dön ramazan, azcık ileri git dersane fln.
Bugün 3. günümdü ölüyorum lağn her gün yeni bi hareket ekliyolar; bu bir ay sürerse ben sabahtan bir girerim salona akşama çıkar mıyım bilemem. Ama şunu farkettim ki vücudum ilk güne göre daha sıcakkanlıydı aletlere. Ah ama minder üstü hareketleri yok mu ofofof berbat. Onlara alışabileceğimden şüpheliyim. Bir de rejim olayı var tabi. Abur cuburu kestim ama itiraf edim bugün bi tane 9kat yedim. Sadece 2 parça bıraktım o da tüm paketi yedim dememek için jerhkewrh. Hiç tüketmediğim kadar su tüketiyorum yarım litre suyu 2 günde içen ben artık 2 saat içinde fondipliyorum. 1 litre içiceğim günler yakında hissediyorum bunu. En çok sevdiğim şey de her yerde ayna olması. Kıçıma bakarken sağ taraftan kalçalarımı da görebiliyorum mesela hoş oluyo tabi.
Su krizine girer gibiyim hoşçakal o yüzden blog.