25 Aralık 2010 Cumartesi

İnatla Öss derim ben

Ygs ve Lys ikilisine hala öss diyen bir öğrenciyim. İçerik aynı ne de olsa. Sürekli vicdan azapları çekmekteyim ders çalışmayınca ya da Türkçe çözünce. Yığınla çalışılması gereken konular var. Yarım yamalak bilinenler ve unutulanlar da cabası. Hani bazen diyorum ben şimdi çalışıyorum ya Yukardaki bunları görcek hep bildiğim yerlerden soru çıkıcak ve ben çözücem. Bazen de tam tersi nerden bilmiyorsam ordan gelcek ve ben sınavda asabileşip oraya sıçıvericem. Bir de şunlardan çok korkuyorum : Dağıttıkları kalemin dandik çıkması, silginin iz bırakması, sınıfta saat olmaması falan. Bunlar ülkemin doğal halleri bilirsin. O da bana rast gelir onu da bilirsin demek istemiyorum. Son 92 günün içersindeyiz. 95 gün sonra Ygs'nin üstünden 3 gün kadar zaman geçmiş olcak. Neyseğğğ bak şimdi annem kapıdan uzattı kafayı "Kızım şuna takılma. Bak sonra yetiştiremeyeceğim diye kıçını yırtıyorsun." dedi. Haklı. Ama benim vicdan azabıyla yanıp tutuştuğumu, sırf bu yüzden blog yazarken şarkı bile açmayıp diken üstünde olduğumu bilmiyor bu kadın.
Gelelim bir de okula. Çok enterasan bir sınıfım var. Bir ders önce laf soktuğum insanla üçüncü ders konuşabiliyorum falan. Ya da hiç konuşmayan bir arkadaşımın bugün yaptığı espriye gülüp yetmezmiş gibi arkama dönerek yüzüne bakabiliyorum. Güya sınıf demiştim ama direkt kendimi anlattım. Neyse ben bir saçlarımı yıkayım sonra büyük ihtimal F) Uyku seçeneğini işaretlerim.

7 Kasım 2010 Pazar

439379 8thjnkmnhekwrew4*3209*985 0

Başladım yine triplere, ağlamaya, yapamamaya, yapmak istememeye ya da yapmak isteyip devamını getirememeye.
Allahın belası ülkenin en boktan sınav sisteminin içine düşmüş olmaktan nefret ediyorum. Kasım ayında olup martta sınava girmekten kol gibi lys konularından da nefret ediyorum. Ötf den hiç anlamıyorum anlamıcam da biliyorum. Yarınki matematik sınavımdan 0 çekicem boş kağıt vercem.
Umrumda değil sınıfta bırakamazlar nasıl olsa. Gerçi müdür değişti bırak derse sıçtım. İyi yerlere gelmek yurt dışında okumak çalışmak herhangi birşey yapmak istiyorum ama bu gidişle zor. Bu salak saçma dünyasal şeylerle uğraşmak yerine intahar etsem öteki dünyayı da görmeyip yok olsam çok hoş olurdu. Zaten niye varız anlamış değilim. Beynimde ya da gözlerimde bir sorun var. Bence her tarafımda sorun olsun geberim gidim. Ama bildiğin geberim acı çekmeden pat. Şimdi bunları yazdım ya yarın ölüyomuşum sonra araştırma yapıyorlarmış bu yazıyı bulup ay yavrum içine doğmuş falan diyorlarmış. Güzel olurdu. Babanneminki içime doğmuştu bu da öyle olsa. Araba falan çarpsa mesala ? Anında tık.

12 Ekim 2010 Salı

Hasbinallah

Daralmışım feci dün gece anladım. Nasıl nefes almaktı o öyle. Korkmuşum bir şeylerden. Ev de üstüme üstüme geliyor sanki. Okulu değil de sınıfımı sevmiyorum ama yine de evdekinden çok daha rahatım. Test çözebiliyorum. Orda içtiğim çay bile daha lezzetli sanki. Ama olsun yine de sevmiyorum işte. Nazar duası falan mı okutsak bana napsak. O değil de bir de tarot baktırmak istiyorum. Allah ne verdiyse hepsini deneyelim aga. Bir de bu aralar Hasbinallah lafına feci takmış durumdayım. Okuldaki olaylardan ötürü de İlahi adelet diyip duruyorum. Test çözerken bile.
Zaten okul atraksyon sıçıyor hem de 400 kişiyle. 9 ları 10 ları da bir köşeye at 200 kişi falan bir olay döngüsü içindeyiz. 120 kişilik 12. sınıf kadromuza yetişen olamaz zaten. Neyse ya sanki rahatladım biraz. Ama test çözemicem bu saatten sonra. Önce wc sonra yatak diyor seni öpüyorum muck.

9 Eylül 2010 Perşembe

Bayrammış.

Hani hep derler ya eski bayramların tadı yok diye. Bu cümleyi kullananlar 60'lı 70'li insanlar değil 90'lılar bizler. Yakında milenyum evlatcıklarının da ağzına sakız olucak bu söz her bayram. Komik gibi dursa da değil aslında. Neden , çünkü ; yıllara göre değerlendiriyoruz biz bu lafı ama aslında kişinin yaşadığı yıllara, geçmişine göre değerlendirmek lazım. En azından artık ben öyle yapıyorum. Düşünüyorum mesela :
Eskiden bayramlık almazsam rahat edemezdim şimdi umrumda değil. Zaten alsam da nereye gidicem ki ? Babaannem ve dedem dünya değiştirdi. Anneannemle dedem de şehir. Dayımlar ve annemler küs. Halamlar ve bir amcam Adana'da, diğer amcam Ayvalık'ta. Sonuç olarak baktığında kalabalık bir ailem varmış gibi dursa da yok. Bir tek teyzem kalıyor geriye. Ona da Kurban Bayramı'nda gidicem. O zaman evlendirmiş olucaz çünkü onu :)
Ama eskiden olsa bayram sabahı kalkar anneannemlere gider kahvemizi içerdik. Dayımlar, teyzem orda olurdu. Dedem büyük olduğu için annem tarafı da genelde orda olurdu. Sonra babaannemlere gider akşam yemeği yerdik hep birlikte. Sonra da teyzemin ısrarları üzerine ben anneannemlere bırakılır orda kalırdım. Bazen annemler ve dayımlar da kalırdı. İkinci gün hep birlikte kahvaltı yapar dağılırdık. Bayram parası da toplardım onları saymak kadar eğlenceli, annemlere vermek kadar da sinir bozucu bir durum yoktu o zamanlar. Şimdi elime para geçmemesi sinir bozucu bir durum oldu.
Yani şuan bayrammış seyranmış umrumda bile değil. Zaten deliyim her gün bayram bana. Oldu o zaman görüşürüz bari gideyim de test kitaplarımla bayramlaşayım. Muah muah.

Gibi

Masallardaki gibi bir varmışım bir yokmuşum.
Çekip gitmişin ben mahvolmuşum.
Neden diye sormuşum ?
Sadece susmuşun.

Merak ediyorum unuttun mu beni ?
Bunu bu kadar çabuk başarabildin mi ?
Hiç aklına gelmiyor muyum gerçekten ?
Telefonumu elime alıp mesajlarına bakıyorum bazı geceler. Üstünde durmadan hızlıca geçiyorum çoğu zaman. Adın yazmıyor artık, sadece numaran var.. Tıpkı yanımda değil yüreğimde olman gibi. Kendin istedin bunu, ben değil. Bence sen de istemezdin çünkü bu sen değilsin. Umarım tekrar benim tanıdığım Rüzgar olursun..

7 Eylül 2010 Salı

Özledim mesela.

Face'imi kapattım da noldu ki ?
Uzaklaştım mı ondan , koptum mu ?
Hayır.
Msn'e girmiyorum güya. Çevrimdışı takılmalarım nerden çıkıyor peki ?
Zor tutuyorum kendimi geri adım atmamak için. Atmamam lazım. Herşey eskisi gibi olsa atardım ama tüm bu olup bitenlerden sonra çok zor. Aslında zor da değil ama gurursuzca. Kapıdan kovduğu bacadan giriyormuş facede öyle birşey yazmış. Üstüme alınmalı mıyım bilmiyorum. Bilmesem de alındım işte. Kendi kendime, haberi yokken. Özledim aslında onu. Çok özledim. Yüreğim Seni Çok Sevdi'ye tekrar başladım mesela. Resimlerimize baktım eskiden çirkin gelenleri bu sefer beğendim. Neden peki ?
Herşeye neden demem lazım benim. Bilmediğim birşeyden dolayı ona uzağım. Sıradan bir günün ardından bunlar olmamalıydı. Kesinlikle olmamalıydı.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Atletik Uykulu Su

Şşhhh kimse duymasın ama spora başladım. Duyun beni heeeeeeeeeeey. Şşşşh. Salı günü Rüzgar iş ben de spor butonuna basıp goooooooooooooo dedik. 1 ay devam edicem sonra tatil lağn. Tatiiiil. Sonra geri dön ramazan, azcık ileri git dersane fln.
Bugün 3. günümdü ölüyorum lağn her gün yeni bi hareket ekliyolar; bu bir ay sürerse ben sabahtan bir girerim salona akşama çıkar mıyım bilemem. Ama şunu farkettim ki vücudum ilk güne göre daha sıcakkanlıydı aletlere. Ah ama minder üstü hareketleri yok mu ofofof berbat. Onlara alışabileceğimden şüpheliyim. Bir de rejim olayı var tabi. Abur cuburu kestim ama itiraf edim bugün bi tane 9kat yedim. Sadece 2 parça bıraktım o da tüm paketi yedim dememek için jerhkewrh. Hiç tüketmediğim kadar su tüketiyorum yarım litre suyu 2 günde içen ben artık 2 saat içinde fondipliyorum. 1 litre içiceğim günler yakında hissediyorum bunu. En çok sevdiğim şey de her yerde ayna olması. Kıçıma bakarken sağ taraftan kalçalarımı da görebiliyorum mesela hoş oluyo tabi.
Su krizine girer gibiyim hoşçakal o yüzden blog.

26 Haziran 2010 Cumartesi

Bir hafta sonra

Biraz sonra bugün de yazamadan çıktım dicektim kendi kendime. Sonra daha ne kadar erteleyebilirim ki dedim açtım bloğu. Nerden ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama çok sıkıldım. Bence bir hafta önce tam da bugüne dönme vakti..
Okula başladığım günden beri her yıl mezun verdik evet ama bu sene farklıydı. Sıranın bana geçicek olmasından dolayı içimde bastıramadığım yaklaşık 10 yıllık bir heyecan var. Şimdiden şunu giyerim bunu alırım planmasına başladım bile. Neyse bu başka bir yazının konusu. Ama en çok da onun gidicek olmasından dolayı farklı.
Rüzgarlar kepleri fırlattı geçen haftalarda. Önümüzdeki çarşamba da yemekleri var. Yanında olmayı çok isterdim ama Çöpten Kızla beraber olmaması da yetiyor.
Cuma günü ilk defa böylesine bir hızla karneleri aldık ve eve döndük. Oldu bittiye getirdiler ve ilk defa da hava böylesine güzeldi. Sıcak yok. Her yer bulutlarla kaplı hafif bir de rüzgar.. Benim ruh halimi yansıtmak için anlaşmış gibiydiler. İlkleri yaşamaya devam ettik o birkaç saat içinde. 3 senedir okulun son günü hiç resim çekilmemiştik. Bu sene o tabuyu da yıktık. Ama keşke yıkmasaydık dedim çünkü yanında bir de pişmanlık getirdi o fotoğraflar bana. Neden Rüzgar'la da çekilmedim ? Neden ? Halbuki öyle de güzel bir ortam oluşmuştu ki. Yanında abim de vardı. Pek ala gerçekleştirebilirdim bu isteği ama yapamadım.. Sonra Elma Yarım beni şu sözleriyle rahatlattı : " Bu kadar takma kafana. Eğer Rüzgarla bir geleceğin olacaksa bir sürü de fotoğrafınız olcak. Ama eğer olmayacaksa onun fotoğraflarını da saklamana gerek kalmayacak." Evet doğru aslında. Yıllarca onu böylesine sevicek değilim dimi ? Bir yerlere resimleri saklayıp kimse yokken çıkartıp bakmayacağım dimi ?
Ve vedalaşma..
Önce abimin yanına gittim karne muhabbeti yaptık sonra vedalaştık. Arkasından Rüzgar geldi veda etmeye gerek yok aslında dedi sarıldı. Ama bu sarılma istasyondaki gibi değildi. Sonra gitti ikisi de. Herkes servislere giderken abim çağırdı gel hadi oyna saçlarımla dedi tadını çıkardım o bonusluğun. Ardından bizimkilerle vedalaştım. Elma Yarımla yanyanayken tekrar gitsem mi yanlarına dedim git dedi.. Gittim Rüzgarların servisine doğru. Abim de ordaydı. İkisiyle de vedalaştım tekrar ve bindim servisime. Durgundum. Yapılan esprilere gülmedim. Aslında tahmin ettiğim kadar trajik olmadı. Sebebi de telefonumun bozuk olmasından dolayı hüzünle müziklere kendimi verememem ve Elma Yarım'ın bize geliyor olmasıydı. Gün içinde kendimi toparladım ama bunun bir patlağı olucak biliyorum..

3 Haziran 2010 Perşembe

5 gün

Bu hafta hergün birşey oldu sayılır.
Çok ilginç bi hafta geçirdim.
Ki bunun sinyalleri pazartesi sabahı ilk derste başladı.
Anlatıcam hepsini.

07*

Aynen böyle yazmış Rüzgar hem kişiseline hem de facebook'a.
07 ne diye sordum verdiği cevap sadece "hiç."
Höe peki dedim uzatmadım.
Yine birşeyler karıştırıyor ve bana söylemek istemiyor anlaşıldı. Belki de çöpten kızla barışmıştır onla ilgili birşeydir kim bilir.

16 Mayıs 2010 Pazar

Uyku Sersemliği

Geçen gece, sanırım çarşamba gecesiydi, bir rüya gördüm. Bir sürü erkek var konuşuyorlar. Her kafadan ayrı bir ses çıkmak deyimi vardır ya tam yeri işte. Ve ben bu duruma sinirleniyorum. Uykumdan uyanıyorum " Öf aman yeter bi susun allam ya . " diyip tekrar yatıyorum ekjrhwke.
Öyle de ciddiyim ki bu sırada yastığımı düzeltip kafamı içine gömüyorum.

6 Mayıs 2010 Perşembe

Herhangi biri.

Msn'e girdim 11 gibi.
Rüzgar çevrimiçiydi ama yazmadı. Bende tabi. Üstelik okula da gitmedim bgn ve msn'e geç girdim. Telefonumu da evde unutmuşum. Eve gelir gelmez koştum msj var mı diye ama sadece bir msjım vardı o da Eşeğimden.

Bu kadar merak ediliyorum işte.
Msn'den çıkarken iyi geceler desem mi acaba diye düşündüm kendime kendime . Penceresini açtım hatta. Ama kapattım sonra ve çıktım.
Bence dün yaptığı şey yüzünden bugün yazamadı..
Umrumda bile değil. Ve ilk defa msn'e girip onu görmezden geldim küs olduğumuz zamanlar haricinde.
Sanırım yavaş yavaş birşeyler değişiyor :))

Bu arada eğer canı konuşmak istiyorsa msj atabilir. Ama atmıcak bence. Tıpkı dünkü gibi..

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Dalga mı geçiyorsun be çocuk !

İyiden iyiye kızar oldum Rüzgara.
Nefrete dönüşen sevgim bu hafta kendine gelebildi.
Ama yaptıklarıyla durumu körüklediğinin farkında bile değil. Üstelik gerçekten ondan nefret edersem bir daha geri dönüşü yok bunun eminim.
Onu sevdiğimi bile bile sevgilisiyle konserde çekildiği resmi atıyor. Bense hiç umursamaz tavırlarla odaklanıyorum resmi atma amacına. Gülüyorum falan ama öylesine. Sonra da susuyorum. Kendi de susuyor. Bence yaptığı hayvanlığın (!) o da farkında.
Yazımı tamamlamadan msn'den yazmasına çok sevindim.
+ Ben çıkıyorum muah..
- İyi geceler muah..
Öptüm ama öylesine.Kendi kendime triplere girmek istemiyorum çnk.
+ Yatmayı düşünmüyorum..
Umrumda bile değil naparsan yap. Büyük ihtimalle msj atmamı bekliceksin ama öyle birşey olmıcak (.)

3 Mayıs 2010 Pazartesi

.

Birbirine dokunmadan yaşayan küs insanlara bayılıyorum .L
Bi de cnbc-e dergilerimi atmaya kıyamıyorum. Çöpe atıp tekrar çıkartmak pahasına seviyorum onları .L

2 Mayıs 2010 Pazar

Dönem Ödevi

İlk not : Bu dönem ödevimin bir parçasıdır. İlham gelsin diye blogda yazım dedim hahah.
Gel ilham gel geeeel. Hanimiş kuş ?

Sayısal derslerden biri Geometri

Sayısaldan kaçmış bir öğrenciyim. Fizik kimya ve biyoloji ile geçen lise 2'nin sonrasında sadece matematik ve geometrinin bana zorluk yaratmayacağını düşündüm ve tm'ye geçtim. Ama pek de öyle olduğunu söyleyemeyeceğim.
9. sınıfta biz geometri görmedik. 10. sınıfa başladığımızda büyük bir hevesle çalışmaya başladım geometriye. Aldığımız yardımcı kitabı çözdüm. Hani zaten yeni kitaplar hep insanda çözme hissi yaratır ya bende de öyle oldu. Ama sınava girip zayıf alınca zaten karamsar öğrenci olan ben tamamen bıraktım geometriyi. İkinci dönem öğretmen değişince yeni bir başlangıç yaparım dedim ve tekrar sarıldım. Ve bu sefer tam sınırdan not aldım. Yani 45. Tamam geçtim bu sefer dedim ama ikinci sınavdan yine zayıf aldım. Ve geometrimi karneme 1 getirerek bitirdim lise 2'yi.
Bu sene geometride ikinci yılımız. Dönem başında hocalarla ilgili çok sıkıntı yaşadık. Neyse sonra bir hoca verdiler geometri dersimize. İtiraf etmeliyim ki hiç birşey öğrenmedim o hocadan ama
nasıl olduysa ilk defa zayıf almadım ve karneme geometrim 3 geldi. Tabi havalara uçtum ikinci dönem ne olacağını bilmeden.
Ve ikinci dönem geldi. Yine hoca değişimi. Yine bir bocalama. Yeni gelen hocanın otoriter olması ve derslerde zorlayacağını anlamak. " Dönem ödevinden en yüksek notum 50'dir. " demesiyle uçuklayan dudaklar falan. Kısacası korkuyla beraber oluşan önyargı. En sevmediğim özelliğimin tekrar devreye girmesiyle yapamayacağım ben demeye başladım. Ve öyle de oldu. İlk sınavımdan 04 puan aldım. Sanırım onu da hoca adıma ve soyadıma verdi. Bakalım kurtabilecek miyim ? Önyargımı silip başarabilirim ben diyecek miyim ? Hiç sanmıyorum.
İşte benim geometriyle serüvenim bu. Gördüğünüz gibi kendisiyle pek fazla anlaşamıyorum. Bazıları gibi onunla eğlenmesini bilmiyorum. Umarım önümüzdeki seneye kadar aramızı düzeltmeyi başarırız.

24 Nisan 2010 Cumartesi

Tost ?

Bugün annemle birlikte kaşlarımızı aldırmaya gittik. Dönüş yolunda annem her zamanki gibi sigara almak için bakkala girdi. İçerde nasıl güzel bir koku var burnunun orda olması lazım bunu anlayabilmen için. Tabi ben girer girmez ;
+ Aaaaaaaay çok güzel kokuyooooooor <3
dedim. Özeleştirimi yapıyorum çok ukalaydım bence.
Sonra bakkal abi ;
- Tost yapıyorduk ?
+ Hayır bu tost kokusu değil başka birşey <3
Yine özeleştirimi yapıyorum çok bilmişim.
Sonra bakkal abi kasanın ordaki hava temizleme cihazını göstererek " Burnun çok hassasmış." dedi ve şaşkın şaşkın anneme sigarayı uzattı. Çektik gittik bizde gülümseyerek.
Yanlız o değil de tostu bekleyen çocuk var ya hani. Bence beni yüzyıllardır tost yemiyor zannetti. Umarım sonradan geçen konuşmaları da duymuştur. Hayır yani tost kokusu bilmeyen kız olarak tarihe geçmek istemem de.

23 Nisan 2010 Cuma

50 tl.

Bazen çok cimri olabiliyorum. Mesela 50 tl'm boka püsüre gitti diye içime oturdu. Resmen parayı kantine yedirdim ya. Kala kala elimde 10 tl kaldı onla da bgn waffle yedim. Mideme oturması gayet normal bu durumda. Çünkü paranın gittiği yer orası asjrkhewjkrh.
Bi de bugün çok güzel kırmızı bi cüzdan aldım. Cüzdana para vermek de çok saçma bence . İçine para koyduğun şeye para veriyorsun olaya bak kjrwjkhrew. Ama çok güzel ya <3
Hani bi de cidden şanslıyım. Cüzdanın önce siyahını gördüm ama aklım kırmızılı olanlardaydı.Onların
da modeli kötüydü. Neyse çıktım mağazadan. Sonra eve dönüş yolunda geri girdim. Böyle karıştırdım biraz ortalığı veeeee o beğendiğim cüzdanın kırmızısını buldum. Hayallerim gerçeğe dönüşünce bayılıyorum kendime. Eski cüzdanımı da attım çöpe. Zaten görsen koparsın çocukken almıştım hahah. Artık paramın evi var öyle salak saçma harcamam heralde diye düşünmekteyim.

Bi de hani 50 tl içime oturdu demiştim ya sırf bu yüzden annemden 40 tl aldım. 10 daha alıcağım var. Ama şuan elimde 15 tl kaldı akjrhwejkhrwjh. Bak yine içime oturdu.

Mutfak Camı

Eğer ilçe stadı evinizin arkasındaysa böylesi günlerde uyku size haramdır.
Bir de anneniz mutfak camını sonuna kadar açar ve siz bunu uyanınca farkederseniz neden bugün daha çok gürültü geldiğini anca o zaman anlarsınız. Üstelik bir de o anne size
" Bunlar gösteri yaptı mı ya ? Valla hiç duymadım."
derse işte tam o anda açtığı camdan onu dışarı kendi ellerinizle atmak istersiniz. Yok tamam o kadar da değil sadece sayesinde saat 10'da uyandığınızı söyleyerek küfredersiniz.

20 Nisan 2010 Salı

Bak mesela ben :


İnsanoğlunda gerçekten yapamayacağım psikolojisi var.

Bak mesela ben :
Yarın geometriyi yapamayacağım. 45 teğet bile geçmicek düşün yani o derece. Lağn konuşurken bile geometrik terimler verdim yuh bana ya.

Neyse bak insanoğlunda bir de bunu yaparım şeklinde küçük dağları ben yarattım psikolojisi var.

Bak mesela yine ben :

Yarınki dil ve anlatım sınavım öyle olcak.

He noldu şimdi ?

Pozitif ve negatif iki durum oluştu. Onlar da birbirini götürdü elde yine birşey yok.

Kirişler dörtgenimi de alır giderim ben.

Hadi 45-45 öptüm.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Rejim.

Her rejim pazartesi başlar ve salı bitmez. Çnk salıya gelinmez.
Valla kararlıyım bu sefer nokta hariç herşeyi koycam.
Çok sıkılırsam noktalı virgül koyarım bi milka beyazla.
Daha da yorulursam iki nokta koyarım patatesli ile.
Baktım olmuyor açlıktan zaafiyet geçircem 3 nokta koyar ara verir puding yerim bi kase.
Sonra kaldığım yerden devam alskrjkelrjew.
Nokta yok
Çnk adeta dişi hayvan oldum
Nokta yok
Not : Hangi hayvan olabilirim ? Yorumlarınızı bekliyorum askrjewrhwe.

Vikipedi Mellö

Hani diyordum ya , bazen ne düşünsem oluyor diye.
Oluyor lağn.
Cidden.
Al bak sana örneği.
Bugün dershaneden geldim blogları okuyorum.
LoL'umsu var ya hani. Mörfi kanunları falan filan bişiler yazmış işte. Tabi anlamadım ben. Google'a sordum salak anlatamadı. Google'dan daha zeki kim var diye düşünmeye başladım bulamadım. Önümdeki kağıda da sonra araştırayım diye mörfi kanunları yazdım. Taktım çnk kafaya. Öğrenmezsem çatlarım. Bi de bilmiyorum ya sürekli karşıma çıkar, sinir katsayılarım tavan yapar. - mörfiiii.-
Tamam sonuç : Demin
Mellö ile konuşuyoduk konu nasıl açıldı bilmiyorum ama MÖRFİ KANUNLARI dedi. Ana dedim. Bu benim mörfi mi ? AÇIKLA BANA BUNU şeklinde emir verdim. Anlattı işte. Anladım tabi. Sonra o da işte vikipedi gibi kızım, google yanımda halt eder fln moduna geçti. Balon ol uç o havanla valla hakettin.
Mörfi de şu olmaktaymış anlattıklarından çıkardığım kadarıyla :
İstemediğin ot yanında biter.
Bkz: Çöpten Kız.
-Mörfiiiiiiiii-

17 Nisan 2010 Cumartesi

7 kat yukarıya seslenip sadece biraz sabır istiyorum..

Ağla hadi.
Ağlasana.
Yatağa girince dökülcek gözyaşların biliyosun sende. Çnk şuan seni rahatsız ediyorlar akamadıkları için.
Keşke o zamanlar hiç sevmediğin 9. sınıfa dönebilsem diyosun. Keşke sadece hayatında taktığın tek insan Piyanist olsa dimi. Bazen gidip onla bile konuşasın geliyo itiraf et hadi. Etmeden önce bi selpak alman lazım. Koskaca odada selpak da yok ne güzel. Of lazerli surata gözyaşı yaramıyormuş blog.
Çöpten Kızla oynadığımız oyunun tüm kartları açıldı. Umarım ortalığa saçılıp daha da fazla uzamaz. Bana kalsa ben o yokmuş gibi yaşarım da rahat verse..
Kalan gücümle son 1 sene.
Rüzgar'ı da istemiyorum artık.
Gerçekten istemiyorum.
Çöpten Kız'ın yanında olsun. Doğru olan da bu zaten. Benim yanımda olmasını beklemiyorum hatta istemiyorum. Olmadığı için de kızmıyorum. Hatta mutlu oluyorum.
O 5 kız var ya hayatımdaki. Kelime yok onlara.

3'ü okulda.
2'si dışarda.
Tabi bi de abim..
Şu sıralar konuşmadan duramadığım değerini hiç yitirmeyen insan. Yetiyo işte bunlar.
Rüzgar özür dilerim ama yine giden ben olcam. Susuyosam sınavın için susuyorum..

16 Nisan 2010 Cuma

Nedir bu bendeki fotoğraf takıntısı ?

Rüzgarların gitme vakti yaklaştıkça onunla yapmak isteyip de yapamadığım şeyler tüm benliğimi esir aldı. Ve eskisinden daha da çok acı vermeye başladı. Çünkü içine korkularım da karıştı.
Eskiden olsa daha önümüzde 1.5 - 2 yıl var der geçiştirirdim. Ama gitmesine haftalar kala bu kadar rahat olamıyorum. Yıllar sonrasını hayal ettiğimde hayatımda Rüzgarın olacağını görüyorum. Belki sadece bi hayalden ibarettir ama olmadığına o kadar çok inanıyorum ki. Zaten ne düşünürsem çoğu zaman oluyor ve bence bu durum için de geçerli olucak. O kadar ilginç planlarım var ki hatta.
Düşün şimdi :

Rüzgarlarla evlenmişim. Ve lise yıllarımıza ait bir fotoğraf köşesi oluşturuyoruz evimizde. Ama bizim elimizde sadece bir iki tane fotoğraf var. Yetmiyor.
İşte takındım bundan. Çünkü gelip geçici değil biliyorum bunu. Hissediyorum..
Sonra abartıp kendimi rahatlamak için başka planlar yapmaya başlıyorum :
Evlendiğimiz gün ben gelinliğimin, Rüzgar damatlığının içindeyken okulumuza geliyoruz. Şimdi çekemediğimiz fotoğrafları o gün çekiyoruz.
El ele okul bahçemizde yürüyoruz..

Sınıfımızdaki sırada oturuyoruz yan yana..
Kantinde kahvemizi yudumluyoruz..
Sonra zil çalıyor ve biz dışarı çıkıyoruz. Bir çiçek koparıp saçlarıma takıyor Rüzgar. Ve masum bir öpücükle teşekkür ediyorum bende..
Güzel olmaz mıydı ama ?

21 Mart 2010 Pazar

Bir anlık mutluluk.

Evet geçici olcak bu durum biliyorum. Ama yinede yüzümde kocaman bir gülümsemeye sebep oldu. Olsun o da yeter.
Dün hiç msn'e girmedim. (akşam 8'den sabaha 10'a kadar uyumuşum )
Bugün de geç girdim. Çevrimdışı ileti bırakmış : " Nerdesin napıyorsun bilmiyorum. Ama sana ihtiyacım var."
Girer girmez yazdım noldu diye. Bi neden olmadığı halde konuştuk biraz. Sonra herşeyin sahte geldiğini ama ihtiyaç duyduğu gerçekliğin bende olduğunu hissetiğini söyledi. Sadece hmm diyebildim. Açıklama yaptı sonra : " Tek inandığım sen kaldığın içindir belki bilmiyorum." dedi. Ben de her zamanki gibi hep yanında olacağımı ama tek olmadığımı söyledim. O da teksin dedi. Görmedim ilk başta bunu. Demin tekrar okudum. 2. gülümsemeye sebep oldu.
İlki ise teksin dedikten sonra gelen konuşmaydı. Ben gayet normal geçiceğinden ara ara herkese böyle olduğundan bahsederken o ;
" Uykulu Su hep böyleydi. Hep de böyle olcak. Nolursa olsun gerçekliğin hiç değişmiyor. Anladın mı ? Her durumda gerçekliğini yitirmiyosun. " dedi.
Bende özel bi çabam yok dedim.

Böyle bişi işte.
Biliyorum biz birbirimize aitiz.
Ve asla birbirimiz olmadan yapamıcaz.

17 Mart 2010 Çarşamba

Bu cuma son.
Okul bomboş.
Yok artık o.
Hiç de olmıcak çoğuna göre.

Özlicem seni..
Hemde çok.
Konuşmasak bile yüzünü görmek yeterdi çoğu zaman..
Ne yapsan bi gölge gibi izlerdim seni . Farketmezdin ki hiç.
Bazen de sadece gözlerimizle anlaşırdık kimseler farketmeden. Kendi dilimizi konuşurduk birlikte. Öyle de güzel olurdu ki o anlar..
Peki ya bundan sonra ?
(...)

Hoşçakal Rüzgar..

13 Şubat 2010 Cumartesi

Sabrıma bazen çok şaşıyorum.
Bu kadar şeyi nasıl göğüsleyebiliyorum ?

25 Ocak 2010 Pazartesi

Ben geldim.

Kimseye sormadım, yolu kendim buldum geldim..
Simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim..
Beni biraz sever misin ?
Ben geldim !


Rüzgar'ın yanına gittim..
Sanki bir rüya gibi. Uyanıcam ve keşke gerçek olsa dicem. Ama öyle değil. Ani bir kararla kendimi onun kollarında buldum. Ve pişman değilim.
Dün sahile gittiğimi duyunca keşke haber verseydin dedi. Bende gelceğini bilsem haber verirdim dedim. Sonra bgn de mesajlaşmaya başladık. Keşke yanımda olsan gibisinden laflar etti. Bende imkansız olduğunu söledim çnk babam evdeydi. Ama bir yanım o kadar çok istedi ki yanında olmayı. Babam evden gider gitmez anneme söledim. Sölerken anladı ve izin verdi. - Şartlıydı tabi. Akşam istediği saatte okeyde oynıcakmış. Oyna laağn oyna pc senin olsun hatta. (bunu annem duymasın tabi.)-
Saat 4'e doğru trene bindim ve Kartepe'de indim. Rüzgarla buluşamadık ilk başta. Farklı yerlerde bekliyormuşuz birbirimizi. Ben geçitten geçmiştim o diğer taraftaymış. Neyse işte yanımda bi kız belirdi birden. Kızla bakıştık ve ben Rüzgar'dan haber alamayınca ona " Burası Kartepe dimi ? " şeklinde saçma bi soru yönelttim ekjrewkrhw. Kız " Evet birini mi bekliyosun ?" diye sordu. Ben de " Evet sende mi ? " dedim. Olumlu bi cevap verince gülüştük hatta bakalım kiminki erken gelcek yaptık. Sonra Rüzgar'ı gördüm kıza iyi günler dedim ve yanına gittim. Rüzgar "O arkadaş kim ?" dedi. Kimse burda tanıştım diyip olayı anlatınca güldü.
Yürümeye başladık ve ne olsun. Babasıyla tanıştım. Şaka mı .s ? moduna geçtim ama gerçekti. Hatırladığım tek şey yeşil gözleri. El sıkıştık bu kızın elleri çok üşümüş dedi güldüm bende. Sonra gitti. Ablası ve ablasının bir arkadaşı da bizimmle geldi. Rüzgar eldivenin tekini bana verdi. Kara yatırdı hepimizi ama biz onu yatıramadık .
Baya eğlendik sahilde. Yorulunca yürümeye başladık. Ablasıyla arkadaşı öndeyken sarılıp yürüdük.. Bikaç kere kayıcak gibi oldum ve tuttu beni. Sonra bir ara sıkı sıkı sarıldım. Düşücen diye korktun dimi yaptı daha da sıkı sarıldı. İlk defa hissettim onu. Başımı göğsüne koydum. Yine sıkı sıkı sarıldı.
Neler düşündü acaba ..?

İstasyona bıraktı beni . Vedalaşırken yine sarıldık sıkı sıkı. "Teşekkürler geldiğin için Melek.. " dedi. Bende " Ben teşekkür ederim Rüzgar.." dedim ve ayrıldık. Gerçekten Rüzgar dedim adını kullanmadım çnk biliyor bendeki adının bu olduğunu..
Hoş bir gündü. Tekrarlarının yaşanıcağına inanıyorum..
Hemde tüm kalbimle..

8 Ocak 2010 Cuma

Bitti.

İçim çok sıkılıyo. Sebebini biliyorum..
Başa dönmekten korkuyorum..
Rüzgarla iyiyiz yada değiliz.
Evet değiliz.
Hislerimde yanıldığımı sanmıyorum. Bana karşı artık boş. Mesajımda canım bile demezken bitanem dedim tepki vermedi. Yıllık yazdım bizim için özel bi şarkıdan söz vardı içinde.. Yorum bile yapmadı. Beğendim diyip teşekkür etti sadece. Gözlerinin içine bakıyorum ama anlamsız..
Yanına gidiyorum heyecan yok ..

Bitti.

4 Ocak 2010 Pazartesi

2009 yılının attığı son gol.

2009'a veda etmek hiç de kolay olmadı benim için..
Çünkü sadece yıla veda etmedim..
Yıla dedemle birlikte veda ettim.
Oysaki ne kadar güzel bi gündü 31 aralık. Okuldaki nöbetçiliğim , yılbaşı kutlamaları ve Rüzgarla geçirdiğimiz dakikalar..
Mutlu gelmiştim eve . Botlarımı çıkarırken bu sene güzel olucak demiştim hatta. Ama..
Bitişi nasıl olur bilemem ama başlangıcı kötü oldu..
Umarım bu sadece 2009'un giderken yaptığı bir şakadır..
Yeni yıl..
Senden umutluyum ve bana güzel günler sunacağına inanmak istiyorum..
Diğer yılların yapamadığını yap ve mutluluklar içinde unutulmıcak bir yıl ol lütfen..